31 Aralık 2012 Pazartesi

Musmutlu Yıllar!!

Koskoca bir yıl bitti...

Hemen değerlendirmeye geçiyorum...

2012 yılında birçok şey yaşadım.. Benim için çookk dolu dolu geçti..

Emzikli anneydim, hamile bir anneydim, tek çocuklu bir anneyken iki çocuklu bir anne oldum.. İşe döndüm, evdeki tadilattan kaçıp işi bırakan bakıcı yüzünden uzun süre devam edemeyip tekrar eve döndüm.. 6 aylık hamileyken Paris'i talan ettim, döndüm oğlumun geçirdiği havaleyle ömrümden ömür gitti.. Evin tadilatı bitmek bilmedi ama bitti :) Hamilelikte aldığım kilolardan kurtuldum.. Bloğum ve instagram sayesinde bissürü on numara insan tanıdım.. Toplamda 4 bakıcı tanıdım, 5. de turnayı gözünden vurdum..

Daha neler neler vardır da.. İlk aklıma gelenler bunlar.. İyisiyle kötüsüyle dolu dolu dolu yaşadım.. Kötüler tecrübe iyiler kâr oldu..

2013'ün de dolu dolu, mutlu, huzurlu, sağlıklı, yaratıcı, üretken, tüm ailemle beraber, bol paralı, bol işli, aşk dolu, çocuklarımın sevgisinden sarhoş geçmesini dilerim..

Dahası sizin de başınıza gelsin... :)

Musmutlu yıllar!!

 

 

29 Aralık 2012 Cumartesi

Haftanın instagram Anları VOL 64

Buyrun bu haftanın instagram anlarıma..

Haftaya bir kazan ıspanak pişirerek başladım.. Azcık zor oldu ama bütün ıspanakları tencere sığdırmaya başardım..

Yeni ganimetlerim.. İkisine de daha bakacak vakit bulamadım o ayrı..

Annemin Cemik için, o henüz 1 yaşında bile değilken aldığı salıncağı kurduk.. Bir süre tepesinden inmek istemedi.. Ben bile inmek istemedim, yeriniz varsa mutlaka edinin..

Burada da maymun Cemik'i görüyoruz.. Sürekli tepelerde dolaşıyor..

Yine bir saklama hikayesi.. Kurum temizliğinde annemin evinden çıkmış.. İçlerinde boncuklar var.. 97 yılından kalma..

Ecey de abisi gibi uykulardan hep gülerek uyanıyor.. (Maşallah)

Buradan da duyurmuş olalım.. Bu durumda olan çok fazla köy var ama birinden birine yardım edebilmek bile birşeydir...

Ve Ecey 4 aylık oldu.. Zaman ne kadar hızlı geçiyor inanamıyorum..

.

.

İşte bir koca hafta da böyle gelmiş geçmiş..

Yılbaşına bişey kalmadı.. Yüzde bin ihtimalle biz yeniyıla Kocci'yle ve çocuklarımızla evde gireceğiz.. Belki Naz bile o akşam çıkmış olur :)

Bu sene de böyle oluversin.. ;)

Herkese mutlu hafta sonrları...

 

28 Aralık 2012 Cuma

Adım Adım Paris VOL 12 - Taşıtlar

Paris aslında çok çok büyük bir şehir değil..
İnsan bir çok yere yürüyerek gidebiliyor ama o kadar toplu ya da tekil taşıma var ki insanın yürüyesi gelmez..
 Tabi ki dillere destan metrosu toplu taşımada ilk sırada.. Mantığını çözdükten sonra kullanılacak tek vesait metro olabilir.. Tabi onlarca basamak çıkacak kuvvetiniz ve...
metroyu beklerken direği idrar kokusundan kırılmayacak kadar kuvvetli bir burnunuz varsa.. :)
İkinci sırada belki otobüs geliyordur ama arşivde bir fotoğraf bulamadım.. Arada denk geldiyse ve gözümden kaçırdıysam daha sonra eklerim...
Nicolas'nın dediğine göre otobüsleri sadece Türkler kullanıyormuş Paris'te.. :)
Otobüsleri atlarsak ikinci sırada bisikletler geliyor..
Bunlar kiralanabilen bisikletler.. Belli bir aidat karşılığında kullanılabiliyor.. Bir semtten alıp başka bir semtteki istasyona bırakabiliyorsunuz.. Yani bisikleti ilk aldığınız yere götürmeniz şart değil.. Bence çok çok güzel bir hizmet.. 
Şimdilerde İzmir'de de buna benzer bir uygulama varmış..

Paris'te çok fazla insan bisikleti tercih ediyor çünkü yollar buna müsait.. Hatta takım elbiseli adamları bile görebilirsiniz.. Bu fotoğraftakiler günlük işleri için bisiklete binen Parisliler değil tabi :) O kadar da değil yani.. Bunlar sanırım bir protesto için grup halinde seyrediyorlardı.. 
Bisiklet iki çocuklu bir baba için güzel bir çocuk taşıtı da olabiliyormuş... Bayılmıştım bu fikre.. :)
Küçük önde, büyük arkada beni de bu pozisyonda görebilirsiniz belki yakında..
"Herkes bisikletini yollara güvenle bağlayabiliyor" diyebilmek isterdim ama sanırım bu kareden sonra bana kimse inanmaz :) Uzun süreli park edilen bisikletlere pek iyi davranmıyorlar.. Bu arada tek tekerleği sökülmüş ya da bunun gibi sadece tekerlek bırakılıp kadrosunun yürütüldüğü örnekleri de çok gördük.. 
Motosiklet de oldukça yaygın kullanılan taşıtlardan.. Bisiklet kadar olmasa da motosiklete de bolca rastlanabiliyor yollarda.. 
Şurada ışıldayarak giden siyah otobüs bir discobus.. (Tamam bu lafı şu an uydurdum ama doğru olma ihtimali çok yüksek) Kendisi bir yürüyen disko.. İçerisinde bayağı yüksek volumde cıstak cıstak müzik eşliğinde dans eden insanları gördük gözlerimizle.. Başkası anlatsa "yoh artık!" derdim.. Ama gerçek.. 
Tabi bu da bir seçenek :)
Paris'te mini bir bisiklet turu attırabilirler size.. Merak edip fiyatını soracaktım ama ben yanına gidene kadar bir çifti alıp gezdirmeye başlamıştı adam.. Demek rağbet görüyor.. 
Bunlar da şarjlı arabaları.. Aynen demin bahsettiğim bisikletler gibi.. 
Yine belli bir aidat karşılığında, lazım olduğu an kullanabileceğiniz minnak bir arabanız oluyor elinizin altında.. 
Yanlış hatırlamıyorsam senelik 300€ gibi bir ücret ödeniyormuş, sonrasında da yaktığınız elektrik kadarını ödüyormuşsunuz.. Her gün araba kullanmak zorunda olmayan, haftada bir kaç kere markete ya da gezmeye çıkanlar için ideal.. Normal bir arabaya verilecek para, amortismanı, vergisi, benzini, sigortası derken sık araba kullanmayan için daha akıllıca bir sistem olamaz bence..
Ha ben arabaya binmek istemiyorum derseniz Paris tuktukları imdadınıza yetişiyor.. Paris'te Hindistan esintisi de değişik bir fantezi olabilir :)
"Tuktuk, araba, bisiklet... Ne kadar banal!" diyorsanız da.. Buyrun efenim 10 dakikası 89€ dan Lamborghini
ya da Ferrari de verebiliriz :)

26 Aralık 2012 Çarşamba

Başucu Kitabı "Merhaba Bebek"

Hamileliğimde okuduğum ve çok faydasını gördüğüm Sinem Olcay Kademoğlu'nun Merhaba Bebek kitabından behsetmiştim.. Şimdilerde yine başucumda, eski bilgileri tazeliyorum..

Deneyim ve kitaptaki bilgilerin de yardımıyla Ecey 3 ay 3 günlikken kendi kendine uyumayı öğrendi.. Hem de çok kolay oldu..

Özellikle uykunun önemini anlattığı bölümleri dikkatli okumak gerekiyor çünkü birçok anne maalesef uyku saatini pek önemsemiyor.. Elbetteki çocuk sizin çocuğunuz ve istediğiniz gibi büyütebilirsiniz ama uykunun gelişimindeki önemi de göz ardı etmemek gerekiyor..

Ecey 19:30'da Cemik de 20:00'de yatmış oluyor.. Dolayısıyla yorgun anne ve babasının da mesaisi o saatte bitiyor :) kendimize de vakit ayırabiliyoruz..

"19:30 da çok erken" diyenler var tabii ama yukarıdaki sayfada da yazdığı gibi çocuk için erken değil, bizim için erken.. Zaten çocuğun uykusu geliyor..

Neyse gerisini kitaptan okuyun.. Özellikle hamişlere tavsiye ediyorum, geceleri uyku tutmadığında okumak için bire bir.. ;)

Tekrar okumam iyi oldu..

Ecey bu yöntemle alıştı kendi kendine uyumaya.. Uyku oyuncağını yanına koyup, altı temiz, karnı tok ve huzurlu bir halde bırakınca hiç zorlanmıyor uykuya dalmakta.. Gündüz uykusunda da, uyuması gereken saatten 15 dk önce koyuyorum yatağına, rahat rahat dalıyor.. Bence işin en önemli püf noktası bebeği aşırı uykusu gelmeden yatırmak.. Çünkü uykusuzluk çocukların başına vuruyor, illa sakinleştirmek gerekiyor..

.

Dün kitapçıya gitme fırsatı buldum..

"Merhaba Bebek"ten şu an 6 aylık hamile olan yakın bir arkadaşıma alacaktım, "Annenin Rehberi"ni görünce hemen kendime bir tane aldım..

Daha göz atamadım ama umarım ilki kadar faydasını görürüm çünkü iki yaş sendromuyla boğuşmaya başladık :))

Herkese iyi okumalar...

 

 

25 Aralık 2012 Salı

Cemik ve Hayatın Zorluklarrı VOL 12 - Ekmek Kavgası 2

Cemik'in ekmek kavgasını biliyorsunuz.. Hatırlamak isterseniz buyrun tıklayın...

Yine bir ekmek kavgasıyla Cemik ders almaya devam ediyor.. Hayat öyle zor ki insanın elinden ekmeğini almaları yetmiyormuş gibi, bir kalıp tereyağını da alabiliyorlar.. :)

Buyrun iyi seyirler...

Videonun sonunda zorla da olsa aldım elinden yağı..

Diş izleri henüz soğumamıştı :) Cemik fazla uzaklaşamadan bir lokma da ben ondan aldım, ödeştik..

 

 

 

 

23 Aralık 2012 Pazar

Yılbaşı Çekilişi VOL 3 Neticelendi

Evett arkadaşlar canafor bere çekilişim de neticelenmiş durumda..

Çekilişimi yine random ile yaptım..

Ve ilk yorumu yapan Gul/İnn kazandı... Kendisi oğlan bebek bekleyen bir anne adayı :)

Güzel oğlu sağlıklı günlerde kullansın..

-mailini bekliyorum- ;)

.

Herkese iyi haftalar...

 

22 Aralık 2012 Cumartesi

Haftanın instagram Anları VOL 63

Buyrun haftanın instagram anlarıma...

Cemik'in küçülenlerinden biri.. Ben bedenine bakarken ne renk olduğunu öğrenmiş oldum :) Çok açıklayıcı bir bilgi vermişler..

Cemik ve kış kostümü.. Hava ne kadar soğuk olursa olsun gezip tozmamızdan eksik kalamayız.. Annem Norveç'ten getirmişti ama şimdi buralarda da satılıyor sanırım..

Bu çocuk her yapbozunun sadece bir parçasını kaybetmeyi nasıl beceriyor anlamıyorum.. Ve gerçekten kayıplar.. Bulamıyorum..

Bu da iştah açıcı olarak öğünlerden önce tükettiğim Ecey ensesi :)

Annemlerin ütü yükünü hafifletmek için giysilerinin bir kısmını yıkama işi bana düşmüştü biliyorsunuz.. Valla saymadım -sayamadım- kaç gömlek ütülediğimi.. Bir daha babama gömlek alırsam iki olsun!

Çocukları aynı odada yatırırım hayalleri kuruyordum ama evdeki hesap çarşıya uymadı.. Ecey beşiğine sığmamaya başlayınca, abisiyle uyumak için de daha çok küçük olduğundan odalarını ayırmak durumunda kaldım.. Kızım artık rahat rahat kendi yatağında uyuyor.. Bu da Ecey için aldığım duvar stickerı..

House Cafe'ye hiç yakıştıramadım böyle bir hatayı.. Ayrıca bütün mail adresleri de görünüyor.. Gittiğimde çekicem kulaklarını..

Cemik'in uyku oyuncağından Ecey'e de aldım.. Bunlar olmasa ne yaparmışım.. Ecey de hemen alıştı, bu oyuncakla rahat rahat dalıyor uykuya.. Ben de rahat ediyorum..

Yılbaşı kurabiyelerimi de dün çocuklar uyurken aradan çıkarıverdim.. Sonra da renklendirdim, poşetledim.. Bu sene daha bi lezzetli oldular ayıptır söylemesi :))

.

İşte böyle geçmiş bir haftam..

Kıyamet de kopmadığına göre bu instagram anları daha devam eder ;)

Herkese mutlu hafta sonları...

 

20 Aralık 2012 Perşembe

Kanaviçe (etamin) Keyfi

Her ne kadar vaktim olmasa da yapmadan edemediğim bazı şeyler var; bunlardan biri de kanaviçe işlemek..
Çünkü insanın bütün yorgunluğunu alıyor, zihnini rahatlatıyor..

Şimdilerde büyükçe bir tablo işliyorum annem için.. Güzel bir çerçeveyle çok hoş olacaktır :)

.

Bazıları için kanaviçe işlemek çin işkencesi olabiliyor.. Bence bunun en büyük sebebi sürekli sayarak işlenmesi gerekmesi ve hata yapmaya çok müsait olması.. Hata yapmak da tam bir kâbus O_O İnsan o kadar işlediği şeyi sökerken işlediği sürede kazandığı huzuru bir anda tüketebilir :)

Ben kasnak kullanmıyorum çünkü taktığım ipin rengini bitirene kadar -çok alakasız yerlerde değilse tabi- yukarıya doğru işlemeye devam ediyorum.. O yüzden de masada oturup işlemek daha rahat geliyor.. Böylece boynumu da yormamış oluyorum..

Hata yapmamak için de işleyeceğim motifin fotokopisini çekip renkli bir kalemle işaretleye işatetleye gidiyorum.. Böylece işlemeye ara verdiğimde kaldığım yeri rahatça bulabiliyorum ;)

Bir de ben başladım mı saatlerce başından kalkmıyorum.. Dolayısıyla bir süre sonra o iğne insanın parmağını deliyor :)) Bu sorunu da bandaj bandıyla çözüyorum..

Parmağıma iki kat yapıştırdığım bant beni delinmelerden koruyor :)))

.

İşte böyle, size de söyleyeyim dedim, hadi ben işlemeye geri dönüyorum...

 

19 Aralık 2012 Çarşamba

Gülüyoruz Ağlanacak Halimize

Geçtiğimiz Cuma annemlerin başına gelenlerden ara ara bahsetmiştim size..

Annem akşam işten eve geldiğinde kapıyı açmış, değişik bir koku almış.. Ne olduğunu anladığındaysa şok olmuş.. Evlerinin elektrik panosu yanmış ve sönmüş..

Gelelim detaylara..

O gün, site içerisindeki elektrik panolarından biri iki metre boyunda olmak üzere alevlerle yanmış.. Kooparatif yetkilisi de adamları yollatıp teker teker bütün evleri kontrol ettirmiş ve hatta evde olmayanların da şartellerini indirtmiş.. -Ama kimseye de bi telefon açıp böyle böyle bir durum var dememiş.. Sürekli oturmayıp arada bir gelenlerin de buzdolaplarındakiler kokuşarak bozulmuş- Yani bi dandiklik olmuş sitede.. Ve bu dandik durumdan da elektik panosundaki montaj hatası yüzünden annemler nasiplerini almış...

Evler de son derece korunaklı ve yalıtımlı olduğundan annemlerin evindeki mini yangını fark etmemişler.. Bu fotoğraftaki elektrik panosunun kapağı.. Yerinden fırlamış ve yerde eriyene kadar yanmış.. Elektik panosunun altındaki modem erimiş ama çok şükür ki ahşap ayakkabılık -nasıl olduysa- yanmamış..

Bu arada alevlerin isi dumanı bütün evi sarmış ve her yer kurum içinde kalmış.. Evdeki bütün oksijeni yakmış ve boğularak sönmüş.. Binlerce şükür ki sönmüş.. Sönmemiş olsaydı annem kapıyı açtığı anda alevler üzerine patlayabilir hem annemi yakabilir hem de evi komple kül edebilirdi..

Kumrum bütün evi kapkara yapmış.. Her yer ama gerçekten her yer kurum içinde kalmış.. Dolapların içi, çamaşırlar, çanak çömlek, biblolar, kitaplar ve hatta iğne delikleri.. Evin temizliği günlerdir sürüyor.. Çocuklardan dolayı temizliğe yardıma gidemedim ama çamaşırlardan sorumlu oldum..

Şamaşırları küvete yığıp posta posta yıkadım.. Sadece kıyafet de değil, çarşaflar, battaniye, yorgan, aklınıza gelebilecek her şey...

Dolapta katlı duran kıyafetlerin halinin özetler sanırım bu fotoğraf...

Yıkananların hepsi de ütülendi tabii.. Neyse ki press ütü var.. Yoksa o çarşaflar ve nevresimler nasıl biterdi bilmiyorum... -ki hala daha bitmediler-

Dönelim evin haline... Tabii koltuklara bir yere kadar müdahale edilebildi..

Evin kabası bitince temizlik firması gelip koltukları temizleyecek.. Halılarsa halı yıkamacısına gitti bile..

Mutfak da kompe indi bindi.. Herşey teker teker yıkandı..

Ama maalesef yıkanamayan şeyler var..

Yıllardır gittikleri ülkelerden getirdikleri şapka kolleksiyonları..

Tablolar...

Bu da evin köşesinde fark edilmemiş örümcek kardeşin bir çalışması... Kurumlarla görünür hale gelmiş...

.

Bugün itibariyle ev inşaat haline geri döndü.. Tavanlara kadar kırılıyor ve elektik tesisatı komple değişiyor.. En geç bir haftaya tüm bunlardan eser kalmayacak inşallah..

.

Annemin ruh haline gelirsek...

Ağlanacak haline

Gülüyor.. :)

Gülüyor çünkü ona destek olan mükemmel arkaşları ve mükemmel bir ailesi var...

Bugünümüze şükürler olsun. :)

Geçmiş olsun dilekleri için herkese teşekkür ediyoruz...

.

Not: Canafor bere çekilişimi kaçırmayın efem..