Bir garip heyecan.. Fazlaca hormon, duygu karmaşası.
.
.
Ece'ye hamileyken televizyonda oynayan bir reklam filmi vardı.. Süt ya da ayran.. Bir buzağının ayağı kayıyor, yere düşüyor..
Ne ağlardım..
Bir de şimdi düşünün..
.
Açık olmak lazım.. Bu hamilelik diğerleri gibi değil..
Mesela hayatım boyunca hayalini kurduğum bir hamilelik değil, ilk ikisi gibi..
Elbette istediğim bir hamilelik ama hayali kurulan değil.. Aradaki fark büyük..
.
Gariplik var..
Boynu büküklük var..
Korkular, kaygılar var.. Hem de fazlaca.. Ama yersiz ve gereksiz, anlatmayı başarabilirsem kendime..
Yıkılmış minik bir hayal var ki bu hayalin ne olduğunu tahmin etmek de zor değil..
.
Hamileliğin 25. haftası bitti bile..
Bu sefer çok farklı..
Mesela hızlı geçiyor ama sanki bitmesine de daha çok var..
Cem'i ve Ece'yi herkese haykırmak için zor dayanmışken ilk haftalarda, bu sefer fazlaca ruhsuz hissediyorum kendimi..
Bu hissi anlatması zor..
En güzel tarifi "burukluk".
Boynu bükük bir hamilelik bu seferki..
Evet, yerine koymak değil belki ama fazlaca üzüntüye teselli olması adına dünyaya getirilecek olan bir bebek..
Bazen bencillik gibi geliyor..
Ama zaten yaşanan her şey bencilce değil mi?
Üzüntüler de bencilce..
Mutluluklar da..
Ama bu seferki bencillik bize iyi gelecek..
Umarım gelecek..
.
Cemik çok mutlu..
"Artık gelsin kardeşim" diyor..
Bazen kardeşim diyor, bazen bebeğim.
Bu sefer daha bile iyi bir abi olacak kesin.. Küçülen kıyafetleri için "bunu artık kardeşim giyer" diyor mesela.. Bazı oyuncakları ayırıyor..
Oyun odasına çevirdiğimiz Ece'nin odasını kardeşine (geri) vermeye gönüllü mesela..
Gelenin "yeni bir kardeş" olduğunu da biliyor..
.
Ece'yi sanki unuttu gibi geliyor bana..
Hatta unuttu, galibası fazla..
Açık açık soramıyorum tabii ama hissedebiliyorum..
Keşke unutmasaydı..
Keşke Ece'den bahsedebilseydik onunla..
.
Ben ne yapıyorum peki?
Hiç..
Bazı bazı sıkıntım oluyor, fiziksel sıkıntı ruhsal sıkıntıyla birleşiyor.. Uykusuz geceler altından kalkılmaz hale geliyor..
Bir taraftan günlük heyecanlarla şafak attırmaya çalışırken, diğer yandan yaşam enerjimi çeken şeylerle baş etmeye çalışıyorum..
Bir de yeni bir psikolog.. 3. sanırım.. Bu sefer sadece sohbetli terapi değil, bir tedavi de deniyoruz.. Daha doğrusu deneyeceğiz..
İlaç kullanamıyorum tabii..
Aslında ilk zamanlarda bir süredir de kullandığım antidepresanın çok faydasını görüyordum ama hamilelik işin içine girince onu da bırakmak zorunda kalmıştım.. Sigara da kullanıyordum, onu da bir günde bırakınca sinirlerim iyice yıprandı..
Ama bencillik ediyoruz ya kendi mutluluğumuz için, fedakarlık da lazım biraz. Şikayet etmiyorum da, azıcık yakınıyorum..
.
İtiraf ediyorum..
Çok istedim bir kızım daha olsun diye.. Gecelerce dua ettim, hem uzun ömürlü olsun, hem de kız olsun diye..
Olmadı.. Erkek geliyor..
Inşallah uzun ömürlü olur, bir daha hayat bize böylesine bir acıyı yaşatmaz..
Aslında onu da düşündük bebek kararı almadan önce..
"Ya bir daha olursa?"
Korkunun ecele faydası yok demiştim ya, öyle gerçekten.. Ve evet, başa gelen çekiliyor..
Bu ihtimali düşünmek bile istemiyorum ama baş kaygımın bu olduğunu tahmin etmek zor değil..
Olursa da yaşayacağız.. Nasıl ki hala daha aklımın almadığı, olduğuna inanamadığım bu olay yaşandıysa, ve sonrasında da hayat devam ediyorsa yine öyle olur..
.
Tüm bunların dışında...
Bekliyorum..
.
Kış gelsin de, bu buruk heyecan alsın beni benden..
Yarım da olsa...
Tekrar mutluluk dolsun evimize..