Bir cennet.. Şimdilik bakir sayılabilecek bir cennet ama dizilerle birlikte popülerliği arttığından umarım bu bakirliğini kaybetmez..
Aslında Ildırı ama Ildır diyen de çok var..
Köyün içi zaten hep taş evlerden oluşuyor.. Bir iki ultra lux villa ve beton yığını otel dışında hala çok "kendi halinde".
Etrafta gezinirken deniz kıyısında, köşeye dayanmış bir tekne ya da...
Dev bir kertenkele görebilirsiniz..
Köy meydanından akan su son derece içilebilir.. Bağırsakları o kadar nane molla olan bana bile birşey olmadı :)
Bu deniz fenerleri de bizim evin önünden.. Eskiden evin önünde dedemin yaptırdığı bir iskele vardı, köylü de kayıklarını bağlıyordu.. Belediye bu iskele için 40 sene sonra vergi almaya karar verdi.. Dedem de yıktırdı geçti iskeleyi.. Hem biz hem de köylü iskeleden olduk.
Bu da "bence Ildırı'nın simgelerinden" Zeki Müren adası.. Bu dört tarafı denizlerle çevrili bildiğiniz "ada" ya hem yüzerek hem de yürüyerek gidebilirsiniz.. Yürüyerek gidebilirsiniz çünkü zamanında bu adaya da bir köprü varmış.. Onun yıkıntısının üzerinden yürünebiliyor ama deniz ayakkabısı şart.. Deniz kestanesi yemeyi seviyorsanız bu yıkık iskeleden yürürken bir yandan da deniz kestanesi toplayabilirsiniz.
Veee tabiki güneşi kavuştururken Çeşme istikametindeki Manzara Cafe'de muhteşem manzarayı izlemelisiniz. Karnınız açsa gözleme ve üstüne lokma çok iyi gidiyor :)
Sahil kenarında yürürken tekne aksesuarlarından yansıyan güneş gözünü alınca İzmir'lilerin denize olan bağlarının zaten yeterince güçlü olduğunu düşünüyor insan
YanıtlaSil