6 Aralık 2011 Salı

Ağlamayana Meme Yok Arkadaş!

Bu bir isyan yazısıdır.. Sıkılırım beni açmaz diyenler hiç başlamasın..
.
Bir süredir dizim ağrıyordu, bahsetmiştim..
Sonunda göstermeye kadar verdim.. O kadar sosyal güvencemiz var, bi yararlanalım bakalım dedim..
Benim niyetim sabahın köründe gidip sıra numarası almak ve paşa paşa saatlerce beklemekti..
Ama öğrendim ki artık telefonla devlet hastanesinden randevu alınabiliyormuş..
"Ayyy ne güzel, randevu falan.. Artık beklemek yok mu yani?" dedim.. "Öyleymiş dediler, bizimkiler aslında kendi söylediklerine de inanmıyorlardı".
Neyse efendim, önceki gün sabah erkenden telefon açtım.. Dialog şöyle gelişti:

Telefondaki Bey: Buyrun nasıl yardımcı olabilirim?
Elif (Ben yani:): Merhaba, ben A.Devlet Hastanesinden randevu almak istiyordum?
TB: Tabii hanımefendi, hangi bölümden?
E: Ortopedi lütfen..
TB: Tercih ettiğiniz bir doktor var mı?
E: (Ben şok üstüne şok) Eee şey.. Yok.. (Zaten bilmiyorum ki hangi doktorlar var)
TB: Yalnız bütün doktorlarımız erkek.. (Eh böyle bir toplumda çok da şaşırmadım bu uyarıya)
E: Heee tamam..
TB: Sabah 9:00 uygun mu?
E: (Bir şok daha.. Saat soruyorlar) Eeee 10:00 gibi olabilir mi acaba? Urla'dan geleceğim de.....
TB: Ah! 10:00 dolu efendim, 9:50 olsa olur mu?
E: Olur olur..
TB: (İşte burada Tc kimlik no falan aldı) Efendim A.Devlet Hastanesi 06.12.2011 9:50 Ortopedi Poliklinik 2 Doktorunuz M..E...K.. bilgileriniz.. Randevunuzla ilgili bir sorun yaşarsanız hasta haklarına başvurabilirsiniz.

Telefonu kapattık.. Kocci'ye döndüm "vay be!" dedim.. Ne güzelmiş böyle randevu falan.. 
"Hadi hayırlısı" dedi..

Bugün kalktık, Cemiş'i toparlayıp yola çıktık.. Şöyle benim hesaplarıma göre yarım saat kadar erken hastane civarında olurduk, böylece bi kahvaltıya da vaktimiz olacaktı.. İzmir'e 2 damla yağmur düşmeyegörsün.. Kilit bir trafik neticesinde Cemiş'i anneanneme 9:35'de teslim edip, koşar adım hastaneye yürüdük ki aman aman geç kalmayalım randevumuza.. Zaten dizim sakat.. Bi de öyle hızlı hızlı yürüdüm.. 
Neyse.. Girdik saat 9:45 de hastaneye.. Hemen danışmaya danıştım, "randevum vardı" dedim.. "Nereye giri.......?" Cümlemi tamamlatmadı adam.. Numara almam gerekiyormuş.. "E ama randevum var?!" dedim.. Adam bana fark etmez dedi..
Gittim numara almam gereken yere, kadına "Benim Saat 9:50 için Dr MEK'den randevum vardı" dedim.. "Aaa MEK yok ki" dedi.. Nasıl yok ya??? E nasıl bana randevu verdiler o zaman?? "Amaann DR S. Bey var fark etmez size" dedi kadın ağzını yaya yaya.. İyi dedim ya.. Fark etmez hakkatten, zaten MEK'i de tanımıyordum.. Elime bir numara tutuşturdu..
Numaram 49..
Gireceğim odanın tepesindeki numeratör 16'yı gösteriyor..
İyi ki randevu almışız yani.. Bi de almasak hiç sokmayacaklar içeri..
"Tut isyanını, paşa paşa bekle" dedim kendime, kocciyle bahçede beklemeye koyulduk..
Bir buçuk saat bekledikten sonra girdim.. Adam evirdi çevirdi, röntgen istedi..
Sekreter kılıklı bayan kişiye sorunca "hayır yeni numara almanıza gerek yok, geldiğinizde haber verin, hasta arasında bakacak doktor bey " dedi..
Gittik çektirdik röntgeni, saat 11:30 du.. Sonucu 13:30-14:00 gibi alırsınız dediler..
Paşa paşa çıktık hastaneden dağıldık Kocciyle.. O gitti kendi işlerini halletti, ben de kendi işlerimi.. 
Sonra tekrar hastanede buluştuk..
Baktık, çıkmış röntgen sonucu, aldık malum kapıya yanaştık ki elinde sarı zarflarla bir sürü kişinin beklediğini gördüm, sıra oluşmuş.. Bekleriz dedim.. Sıranın sonuna geçtim.. Sonuçta devlet kapısında bu işler böyle işliyor, bunu bilerek gittim o hastaneye.. Tam beklerken sekreter kılıklı bayan kişisi çıktı kapının önüne azarlarcasına "hiç beklemeyin numara sırasına göre almaya kadar verdik" dedi.. HÖH!!!!
Bi baktım tepede 63 yazıyor.. Benim sayı 49.. O numeratör gitcek gitcek Allah bilir kaça kadar gidecek.. 100 mü? 200 mü? 300 mü? O sıra bana zor gelir.. 
Tepem attı, çıktım binadan, hasta hakları bölümüne gittim..
Hasta haklarına bakan kişi yokmuş.. Eeeee kim bakacak? Güvenliğe sorun dediler.. Güvenliğe sordum, "üst katta Baş hekim yardımcısı S. Bey var, ona çıkın" dedi. Çıktım, tık tık vurdum kapıyı girdim, sohbet vardı, "iki dakika bekleyin, ilgilenicem sizinle" dedi..
Kapının önünde beklemeye başladım.. Bu arada Kocci de yanıma geldi. Aşağıda kavga çıkmış.. Sekreter kılıklı bayan çıkmış azarlamış milleti.. "INSAN gibi bekleyin" demiş.. Ulan oradaki insanlar HAYVAN mı? Kaldı ki insanlar orada sıraya girmişlerdi, ama herkeste bir sabır var yani..
Kocci de bana "boşa sinirlerini yıpratıyorsun, sanki burada derdini anlatınca açılın, Elif Hanım geliyor, sıra onun mu?" diyecekler dedi.. Ben yine de bekledim..
Geç kalmama konusunda takıntılıyım.. Bir yere geç kaldığım görülmemiştir herhalde.. Saat 15:00'de de Cemiş'in 10. ay kontrolü var, ona gideceğiz.. Bekleyecek vaktim yok..
Neyse S. Bey buyur etti bizi gayet kibar.. O öyle kibar olunca ben de yumuşadım..
A'dan Z'ye bütün durumu 15 saniye gibi bir sürede özetledim.. Araya da "bu arada bebeğim var, emziriyorum" vurucu noktasını da katmayı unutmadım..
Adam açtı telefonu, "burada emziren bir annemiz var, Elif Hanım'ı yolluyorum hemen alın" dedi..
Kocci şok! :D
Neyse gittik, hallettik işimizi 2 dk da..
Ha herkes benim gibi yapsaydı ne olurdu? İşler daha beter karışırdı..
O yüzden problemi kökünden çözmek lazım.. Ama ağlamayana da bizim memlekette meme yok..
Randevu'nun anlamını bilmiyorlarsa açsınlar sözlüğe baksınlar.. Beceremeyeceklerse böyle bir sisteme geçmesinler.. 
Delirtmesinler ULEN beni!!
Ohh..
Rahatladım..
.
.
Bugün böyle.. Herkese iyi günler...

2 yorum:

  1. Geçmişler olsunnn, dizin yanında bi de stres sahibi oldun

    YanıtlaSil
  2. Yoğun ve sinir bozucu bir gün yaşamışsınız:(
    Çok geçmiş olsun.
    Yazınız beni şaşırtmadı, devletten ümidimi keseli yıllar oldu. Bizi bu hale getirenler utansın.

    YanıtlaSil

Çok güzel yorum yazıyorsunuz.. Ne de güzel yazıyorsunuz.. Azcık daha yazsanıza..