Paris aslında çok çok büyük bir şehir değil..
İnsan bir çok yere yürüyerek gidebiliyor ama o kadar toplu ya da tekil taşıma var ki insanın yürüyesi gelmez..
Tabi ki dillere destan metrosu toplu taşımada ilk sırada.. Mantığını çözdükten sonra kullanılacak tek vesait metro olabilir.. Tabi onlarca basamak çıkacak kuvvetiniz ve...
metroyu beklerken direği idrar kokusundan kırılmayacak kadar kuvvetli bir burnunuz varsa.. :)
İkinci sırada belki otobüs geliyordur ama arşivde bir fotoğraf bulamadım.. Arada denk geldiyse ve gözümden kaçırdıysam daha sonra eklerim...
Nicolas'nın dediğine göre otobüsleri sadece Türkler kullanıyormuş Paris'te.. :)
Otobüsleri atlarsak ikinci sırada bisikletler geliyor..
Bunlar kiralanabilen bisikletler.. Belli bir aidat karşılığında kullanılabiliyor.. Bir semtten alıp başka bir semtteki istasyona bırakabiliyorsunuz.. Yani bisikleti ilk aldığınız yere götürmeniz şart değil.. Bence çok çok güzel bir hizmet..
Şimdilerde İzmir'de de buna benzer bir uygulama varmış..
Paris'te çok fazla insan bisikleti tercih ediyor çünkü yollar buna müsait.. Hatta takım elbiseli adamları bile görebilirsiniz.. Bu fotoğraftakiler günlük işleri için bisiklete binen Parisliler değil tabi :) O kadar da değil yani.. Bunlar sanırım bir protesto için grup halinde seyrediyorlardı..
Bisiklet iki çocuklu bir baba için güzel bir çocuk taşıtı da olabiliyormuş... Bayılmıştım bu fikre.. :)
Küçük önde, büyük arkada beni de bu pozisyonda görebilirsiniz belki yakında..
"Herkes bisikletini yollara güvenle bağlayabiliyor" diyebilmek isterdim ama sanırım bu kareden sonra bana kimse inanmaz :) Uzun süreli park edilen bisikletlere pek iyi davranmıyorlar.. Bu arada tek tekerleği sökülmüş ya da bunun gibi sadece tekerlek bırakılıp kadrosunun yürütüldüğü örnekleri de çok gördük..
Motosiklet de oldukça yaygın kullanılan taşıtlardan.. Bisiklet kadar olmasa da motosiklete de bolca rastlanabiliyor yollarda..
Şurada ışıldayarak giden siyah otobüs bir discobus.. (Tamam bu lafı şu an uydurdum ama doğru olma ihtimali çok yüksek) Kendisi bir yürüyen disko.. İçerisinde bayağı yüksek volumde cıstak cıstak müzik eşliğinde dans eden insanları gördük gözlerimizle.. Başkası anlatsa "yoh artık!" derdim.. Ama gerçek..
Tabi bu da bir seçenek :)
Paris'te mini bir bisiklet turu attırabilirler size.. Merak edip fiyatını soracaktım ama ben yanına gidene kadar bir çifti alıp gezdirmeye başlamıştı adam.. Demek rağbet görüyor..
Bunlar da şarjlı arabaları.. Aynen demin bahsettiğim bisikletler gibi..
Yine belli bir aidat karşılığında, lazım olduğu an kullanabileceğiniz minnak bir arabanız oluyor elinizin altında..
Yanlış hatırlamıyorsam senelik 300€ gibi bir ücret ödeniyormuş, sonrasında da yaktığınız elektrik kadarını ödüyormuşsunuz.. Her gün araba kullanmak zorunda olmayan, haftada bir kaç kere markete ya da gezmeye çıkanlar için ideal.. Normal bir arabaya verilecek para, amortismanı, vergisi, benzini, sigortası derken sık araba kullanmayan için daha akıllıca bir sistem olamaz bence..
Ha ben arabaya binmek istemiyorum derseniz Paris tuktukları imdadınıza yetişiyor.. Paris'te Hindistan esintisi de değişik bir fantezi olabilir :)
"Tuktuk, araba, bisiklet... Ne kadar banal!" diyorsanız da.. Buyrun efenim 10 dakikası 89€ dan Lamborghini
ya da Ferrari de verebiliriz :)
tamam tamm..yine de biz metroya gidelim..kokuya rağmen:))
YanıtlaSiltuktukları ve şarjlı arabaları tuttum ben güzel fikir..bisikletlerden istanbuldada var ama belli yerlerde :)
YanıtlaSilparisi hiç böyle bilmezdim :)
YanıtlaSiltoz pembe postlarda rüya şehri olarak tanıtılırdı oysa hep :)))
ne büyük bir kandırmaca imiş bu :)
kadar merak etğim şehrin burnuma dayanılmaz kokular vermesi
bisiklet parçalarının çalınması gibi iğreti durumlar yaşatması ıyhh yok tüm cazibesini yitirdi bende:)
gelirsem sırf oaraya has desenlerde kumaşlar ve moda sı için gelicektim ama birdahamı düşünsem nee:)
çok hoş bi yazı olmuş samimiyetine hayran kaldım çoks evdim...
Bu tür samimi postlar ne yazıkki pek göremiyoruz..
ellerine sağlık :)
yeni yılında mutluluklar diliyorum..