Geçenlerde annemden çocukluk tabağımı getirmesini rica ettim.. Sakladığını biliyordum çünkü ara ara gözüme ilişirdi.. Annem de hem kardeşiminkini hem benimkini getirmiş.. Aslında ikisi de birbirinin tıpatıp aynısı.. Ama fotoğraflarda göreceğiniz kardeşiminki.. Çünkü bir yerinde çatlağı var :) Diğeri, yani sağlam olan benimki.. Fotoğrafları çekerken fark etmemişim çatlağı, bir sonraki öğün de yeni fotoğraflar çekmeye üşendiğimden, size kardeşimin tabağıyla sesleniyorum..
O kadar net hatırlıyorum ki bu tabaktan yemek yediğimiz günleri...
Aldığım her kaşık yemekle, tabaktaki ayıcıklardan bir tanesi daha ortaya çıkardı.. Ve bu benim çok hoşuma giderdi..
Ben de bugün Cemik'in yemeklerini bu tabağa koydum.. Amann o yemesi yarım saat süren yemek on dakikada bitti.. Aklım nerdeymiş benim daha önce?
Cemik hala daha yemeğini tam olarak kendisi yemiyor.. Hele evde değilsek yedirmek daha da zor oluyor.. Bu tabakla "Aa anne bak! Açındı. Ayu!" diye diye süpürdü yemeği.. Ara ara da sayıları okuyuverdi :)
Bana sadece, sonunu sıyırıp ağzına tıkmak kaldı.. :) Akşam da aynı performansla yeyince, yine ve yeniden, "iyi ki saklamışlar" dedim..