Ortalıkta kocaman bir salgın var..
Kocci, arkasından Cemik ve ben.. Ve hatta etrafımızdaki herkes hasta oldu..
Ve hatta hatta galiba hasta olmayan yok..
Bu hastalık bir anda başlıyor.. Çok şiddetli öksürük ve nezlemsi burun akıntısıyla devam ediyor..
Zavallı Cemik de dediğim gibi nasibini aldı bu hastalıktan..
Çocuğun köhür köhür öksürmekten sesi kısıldı.. İştahı kesildi, azıcık azıcık yemeye başladı..
.
.
Cem'in hastalığının başladığını hissedince Kocci'den kara turp istedim, aldı..
Ertesi gün de doktoru aradım.. Gayaben şurubu verebileceğimi ama önce turp ve balla yapılan şurubu vermemi söyledi.. Eğer işe yaramazsa günde 3 kere yarım ölçek Gayaben verecektim..
Akşamdan zaten turpu hazırlamıştım..
Olay kara turpta.. Diğer turplar olmaz çünkü şifalı olan turp kara turp.
Resimde de görüldüğü üzere turpu oyuyoruz, içine bal doldurup bir bardağa oturtuyoruz..
Birkaç saat sonra bal sulanıp bir şurup haline geliyor..
Şurup demiyorum artık ben ona çünkü o bir şifa..
Sadece 2 günde hem benim -ki resmen ciğerlerim sökülüyor sanıyordum- hem de Cem'in öksürüğünü kesti..
Vitamini de meyvelerden aldık..
Kısacası hiç ilaç kullanmadan bu hastalıktan kurtulduk..
Böylece bıdıcık oğlum ilaç almak zorunda kalmadı, burnunu da serum fizyolojikle temizledim..
İştahı yerine geldi, yemekleri hüpletmeye başladı, yepisyeni çıkan 7. dişiyle börekler bile yedi. Öksürük de bitti desem yeri..
Yaşasın doğa! Yaşasın arılar, yaşasın turplar!
.
Unutmayın ne varsa doğada var.. Ayrıca da kış başında atlatılan hastalıklar bir nevi aşı oluyor.. Gereksiz ilaç almaksa bağışıklık sistemini iyice zayıflatıyor..
.
Herkese sağlıklı bir kış olsun!