Aylar önce instagram üzerinden EMDR tedavisinden bahsedeceğimi söylemiştim.. Biraz geç oldu ama bugüne kısmetmiş..
.
.
Ecey ördeğim gittikten sonra hayat bizim için çok zorlaştı..
Aslında bu anlatması uzun bir hikaye..
"Biz" diye başladım ama "kendi adıma" devan edeceğim anlatmaya..
Ölüm korkusu gibi bazı korkularımın tamamen yersiz olduğunu anladım. Hayat hırslarının gereksiz olduğunu, arkadaşlıkların, dostlukların, birlikte geçirilecek hoş zamanların ertelenmemesi gerektiğini öğrendim..
Yapardım çünkü eskiden.. Bir arkadaşım arayıp da "Hadi hafta sonu program yapalım" dediğinde çoğu zaman "başka bir zaman yapsak" diyerek ya da bir mazeret uydurarak ertelerdim..
Şimdilerde hep aynı söz var dilimde.. "Siz bana tarihi, yeri ve saati söyleyin, ben gelirim".
Ertelemiyorum artık..
.
Konuya çok alakasız bir yerden girdim.. Ama yazdıklarımı silme adetim olmadığı için aynen devam ediyorum :)
.
Ece'm gittikten sonra bir çok psikoloğa ve psikiatriste gittik..
Hepsinde de olaylar aynı şekilde gelişti.. Can'la birlikte gitmişsek eğer, bizi dinleyip acımızı paylaştılar. Ölüm acısının evrelerinden bahsedip, en zorunun ilk 6 ay olduğunu söylediler. Hayat dediler, zırt vırt ettiler.. Ve tabii ki görüşme sonunda "size sarılmak istiyorum" diyerek oldukça "öğterilmiş" olduğu belli bir hareketle vedalaştılar..
Kendini bilen, aklı başında, kendini yerden yere atmayan ya da başına gelenleri ağlayıp parçalanarak anlatmayan iki insan vardı karşılarında.. "Haftaya tekrar görüşelim" bile diyemediler..
Bizim de o kadar denemeden sonra psikolojik destekten umudumuz kırıldı.. Kendi kendimize ilaç olmaya çalıştık..
Ama bir süre sonra olayların üzerini örtmek ya da bahsetmemek olağanlığı geldi evimize.. Ece'nin adı geçmez oldu, geçecek gibi olsa gözler kaçırıldı..
Zaman ilaç olacağına azap verir oldu..
Yalnız kalındığında yaşanan ağlama krizleri arttı..
Bir süre böyle devam etti..
.
Bu arada birkaç ayrı kişiden EMDR ile ilgili mail almıştım ama açıkçası kibarca teşekkür edip, araştıracağımı söyleyerek üzerinde hiç durmamıştım.. Dedim ya, psikolojik tedaviye inancım yoktu artık.. Keşke o zaman onları dinleseymişim...
Bir gün bir arkadaşım çok şiddetli bir şekilde kendi psikoloğunu tavsiye etti bana.. Söylediği bir tek cümleyle ikna oldum.. "O olaya eskisi gibi üzülemiyorum artık". "Tamam" dedim, "bir de bunu deneyelim, ne kaybederim ki?"
.
.
Bu arada ciddi bir karar alarak Dino'ma hamile kalmıştım..
Hamilelik de benim için çok zor geçiyordu..
Kendi içimde yaşadığım fırtınalar, üzüntüler, ağlama krizleri yüzünden bebeğim etkilenir mi diye düşünüyordum hep..
Doğacak bebeğimi benimseyememekten, sevememekten korkuyordum.. Çok korkuyordum hem de..
Delicesine bir hisle kızım olacağından emindim.. Ece geri gelecekti.. Hatta kendi kendime tekrar kızım olursa bütün acılarımın geçeceğine inanıyordum.. Erkek olacağını duyduğumda ilk iki gün hiç durmadan ağlamıştım.. Bencil işte insanoğlu, kızım olsun istemiştim ama olmamıştı.. İnsan üzülür mü kızmış erkekmiş? Hepimizin ağzında hep aynı dua yok mu? "Sağlıklı olsun, uzun ömürlü olsun yeter!" Sonra bu üzüntüm geçti ama bir daha kızım olamayacağı gerçeğinin burukluğu içinde kalmıştı..
.
Gülgün Sharafat'ın ofisine geldiğimde pek umutlu değildim.. Yine aynı şey olacak, ben ruhsuz ruhsuz olan biteni anlatacağım, o da acımı paylaşacak, başka da bir şey olmayacak diye düşünüyordum..
Hiç öyle olmadı..
İlk defa ağlaya ağlaya anlattım.. Bunu da söyledim ona.. "Sevindim" dedi.. Samimiydi.. Çok sıcak bir kadındı.
Sonra "ben ne yapıyorum ondan bahsedeyim sana" dedi, diğerlerinden farklı olarak..
Eline kalem kağıdı alıp EMDR'dan bahsetmeye başladı..
Beynimizin nasıl çalıştığını anlattı..
Travmaların ne şekilde yer ettiğinden, bilimsel olarak bunun tedavi edilebileceğinden bahsetti..
"Bana öyle aylarca, yıllarca gelmene gerek yok. 7-8 görüşme sana yetecektir, onun dışında sen ihtiyaç hissettiğin zaman görüşebiliriz" dedi..
Her buluşmamızı iple çektim çünkü her birinden biraz daha hafiflemiş çıkıyordum..
Gülgün Hanım sadece işin bilimsel kısmında değildi tabi ki.. Pozitif psikolojiyi, tarihi, hatta coğrafyayı, edebiyatı, farklı dini inançları, felsefeyi, kendi anılarını, hatta fıkraları da kattı görüşmelerimize.. Dolu bir insan.. Ayrıca İzmir'de ölüm üzerine çalışmış birkaç kişiden biri.
Bu yazıda görseller dışında webden araştırılmış hiçbir şey yok.. Yani burada ben EMDR'ı kendi bakış açımdan anlatıyorum.. Ama ilginizi çekerse şayet lütfen araştırın, konuyla ilgili çok detaylı bilgi var internette.
.
EMDR benim için kabaca "beyne format atma".
Elbette ki kimse sizin hatıralarınızı silmiyor.. Silemiyor..
Ama yaşanan travmanın eskisi kadar canınızı yakmasını engelliyor..
Sadece travma da değil, bir çok insanın yükseklik, uçak, böcek korkusu gibi fobilerinden kurtulduklarını okudum.
.
Aslında yorucu bir tedavi.
Çünkü doktor sizi travmayı yaşadığınız güne geri götürüyor, o anı zihninizde tekrar tekrar yaşamanızı sağlıyor.. Hatta bu yüzden hamilelikte uygulanması pek tavsiye edilmiyor. Ama benim durumum biraz istisnaiydi.. Zaten her gün o acıyı günde defalarca yaşadığım için bu tedavi hamileliğimin kalanında daha huzurlu olmamı sağladı.
Size yaşadığınız olayı tekrar yaşatırken aynı anda böyle bir aletle mono olarak "bip bip" sesleri dinletiyorlar.. Yani bi bir kulağınızda, bi diğer kulağınızda bip sesini duyuyorsunuz..
Aynı zamanda göz hareketlerinin de beyinde etkisi olduğu için, zaman zaman gözlerinizle parmaklarını takip etmenizi istiyorlar..
Gülgün Hanım vücudun belli noktalarına hafif darbelerle vurarak ve sürekli bana tekrar ettirdiği bazı cümlelerle tedaviyi destekliyordu.. Onları açıklamamı beklemeyin :) ben de tam anlayamadım.
.
Can ilk başlarda gitmek istememişti ama bendeki iyileşmeyi görünce o da gitti ve ona da çok iyi geldi..
.
Bana iyi geldiğinin kendim için en büyük kanıtlarından biri, bir seansta "Bir gün aynı hastaneye gitmem gerekecek, en son oraya kucağımda kızımla gitmiştim, muhtemelen çok kötü hissedeceğim, çok korkuyorum" dediğimde bu korkunun üzerine çalışıp, gerçekten de NST çektirmek için birkaç gün sonra hastaneye gittiğimde kendimi hiç de kötü hissetmeyişim olmuştu.. Can ise bir süre ağlamaktan hastaneye bile girememişti..
.
Uzun lafın kısası bu EMDR denen nane, her neyse bize çok iyi geldi..
Korkularımızı, acımızı azalttı.
Üzüntü bitmiyor elbette ama eskiden kızım aklıma geldiğinde hissettiğim etlerimi koparıyorlarmış hissini o günden beri bir daha hiç hissetmedim..
Gerçekten de acının şeklini değiştirdi..
Bunu zaman yapmadı çünkü bu bahsettiğim iyileşme sadece birkaç haftada gerçekleşti..
.
Arta kalan acıya yapacak bir şey yok.. Sanmıyorum da, belki onun ilacı da zaman olur..
Özlemse asla bitmez!
.
.